Cuma, Ağustos 31, 2012

BAŞKALDIRAN KURŞUnKALEM

Ferhan Şensoy deyince aklıma hep ablam gelir. Onunla kitaplarını keşfettim, izlediğim ilk oyununa beni o götürdü. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde kitabını imzalattığı o akşam nasılda mutlu anlatmıştı, Ferhan Şensoy'un elleri sıcacıktı, gülümsemesi de bir o kadar sıcak ve içtendi.
"Kalemimin Sapını Gülle Donattım" keyifle okuduğumuz bu kitabın ikincisini yıllardır bekliyoruz. En son "Hacı Komünist" zamanlarında Okan Bayülgen'e çıkmış, Bayülgen'in, kitabın devamının ne zaman çıkacağını sorması üzerine çalışmaya devam ettiğini, geriye giderek yazmanın zor olduğunu, o dönemlerin gazete haberlerine ihtiyacı olduğunu belirtmişti. Aradan geçen uzun yıllardan sonra bir gece tam da tatildeyken rüyamda Ferhan Şensoy'u gördüm. Uyandıktan kısa bir süre sonra ablam aradı ve sevinçle kitabın ikincisinin çıktığını, siparişini verdiğini anlattı :) Böyle güzel tesadüfleri seviyorum :)


Dün, Remzi Kitabevi'nde kitabıma kavuştum. "Başkaldıran Kurşunkalem" Kitabın kapağında anneannesi , Rukiye Ünüulu ile çekilmiş fotoğrafıyla gencecik bir Ferhan Şensoy.
Diyor ki;
bir ırmak kıyısında doğdum ben
bu yüzden
bir ırmak romandır bu özgeçmişsel
hem el yazması
elle tutulan
elde var ikinci cilt
sapını gülle donattığım kalem
başkaldırıyor 
kurşun olarak
dağlardan geliyor ırmak.


Pazartesi, Ağustos 27, 2012

Tatil Sonrası

Ayvalık/Cunda bana biraz hayal kırıklığı yaşattı. Belki kendimi fazla iyisine hazırladım. Blog yazılarında okuduğum onca güzel yazının da buna katkısı çok tabii... Yeme içme iyi ala ama hep eksik bir şeyler vardı. Lakin kötü diyebilir miyiz? Kesinlikle hayır, sadece düşük beklenti ile gidilmesi en güzeli.
Ayvalık'tan ve dönüş yolu üzerinden topladığımız ganimetleri ertesi gün kahvaltıda görebilmek; Ayvalık'a gitmenin en güzel yanı İstanbul'a dönüşü olsa gerek :)


Cunda ile ilgili gözlemlerimin dışında, Bu geziden bir sürü güzel fotoğraf, anı, damağımızda tadı kalan leziz deniz mahsulleri ve sağlıklı yiyeceklerle dönebildik, bol bol yüzdük, güneşlendik, dinlendik ya daha ne olsun? Ben sadece oralardan çok etkilenip tekrar tekrar gelmek isteyecekmişim gibi hayal etmiştim, öyle olmadı :) 
Sorun değil, Taş Kahve'nin damlasakızlı türk kahvesi bu zamana kadar içtiklerim arasında en güzeliydi.


Salı, Ağustos 21, 2012

Karmaşa



Feribotta, kahve eşliğinde dizilere devam...


Ramazan Bayramı ne zaman Şeker Bayramı oldu? Ramazan'ı fazla köylü bulduğumuz için adını Şeker Bayramı olarak değiştirdik. Kurban Bayramı'na bir şey uyduramadık, hayvan haklarına saldırı olduğu, vahşet olduğu gerekçesiyle böyle bir günü kutlamak istemedik. İnsanların sınıf atlama açlığına en çok iş hayatımda şahit olduğum bir gerçek.


Her şey çok güzel giderken, sadece 5 dk. için otel odasına uğradığımız bir sırada Gaziantep'teki saldırı haberini izliyoruz.
Gerçek dünyaya hoşgeldiniz!

Çarşamba, Ağustos 15, 2012

Güney Kore Baharı

Beni, Güney Kore dizileri ile tanıştıran  kardeşim ve ablama selam olsun :) İzlemek istediğim bir sürü sinema filmi dururken vakit bulduğum an kendimi bilgisayar başında buluyorum.


Hatta dizileri, tatile giderken yanımda götürmeyi bile düşünüyorum...

Cuma, Temmuz 20, 2012

Buraya Focuslanalım

Focuslanmak  - Bu uydurma kelimeden nefret ediyorum. Uzun zamandır duyduğum, kullanımı giderek artan ve genelde  aynı tip insan grubu tarafından kullanıldığını gördüğüm, duyduğum gereksiz, manasız, boş kafa, uydurma kelime. Nasıl bir gereksizliktir anlayamıyorum. Çok bilmişin biri bu kelimeyi kullandı ve çevresi tarafından beğenildi, böylece de bu gereksizlik yayıldı galiba. Türkçe'de tam karşılığı olan bir kelimenin ısrarla bu hale getirilmesi... Yurt dışında okumuş ve orada uzun süre yaşamış olanları bir kenara ayırıverelim de Türkçe konuştuğu halde cümle içinde gerekli - gereksiz İngilizce kullanmayı vazife haline getirmiş olan insanlar var ve komikler bunu da belirtelim.